Yazının öncülü olan DevRel (Developer Relations) Yolculuğum — Nasıl başladım?’ı bu yazıdan önce okumanızı tavsiye ederim.
Ayrıca önceden iliştirmem gereken bir diğer not; bu yazı serisinde mümkün olduğunca herhangi bir firmanın iç dinamiklerini açık etmeyeceğim. O nedenle bu kısım en fazla herhangi bir iş mülakatında geçmiş tecrübe olarak duyabileceğiniz kadar özet olacak.
DevRel Nedir?
DevRel, şemsiyesinin altına birçok farklı disiplini alan çatı bir terim olduğu için tek bir işlev tanımlamak yerine şemsiye altında gerçekleşen faaliyetlerle tanımlamanın daha doğru olduğu bir disiplindir.
Ama illa bir tanım gerekiyorsa; “DevRel, bir organizasyonun ve geliştiricilerin karşılıklı faydalarına hizmet etmesi için, strateji ve taktikler hazırlayan organizasyon işlevidir” diyebiliriz.
Kavramsal ifadeler yeterince akıl karıştırdıysa, bu noktada bir es verip konuyu örnekleyerek anlatmak isterim. “Halkla ilişkiler” nasıl “müşteri memnuniyeti”nden tutalım “kriz yönetimine” kadar içine birçok işlevi alabiliyorsa; “Geliştiricilerle ilişkiler” anlamına gelen “DevRel” de benzer bir şekilde oldukça kapsayıcı bir terim.
Şunları tanımlamak gerekiyor:
- DevRel hangi kurum çatısı altında faaliyet gösteriyor?
- Bu kurum geliştiriciler ile nasıl bir ilişki içerisinde?
- Bu kurumun geliştiricilerle ortak paylaştığı alanlarda nasıl stratejileri ve hedefleri bulunuyor?
Dolayısıyla bugün AWS, Google, Microsoft v.b. firmaların DevRel’leri son kullanıcıları geliştiriciler olan ürünlerin, platformların ve araçların pazarlamalarında da etkin rol oynarken; bazı DevRel’lerin ne yaptığı konusunda hiçbir fikriniz olmayabilir.
Getir’de DevRel ne yapıyor? Ben ne yaptım?
Getir’de benim pozisyonum “DevRel Director” idi. Bu CTO’ya rapor eden bir yönetici pozisyonu olarak tasarlandı. Daha önce emsali olmayan bir tanım ile başladığımız için önce kitleyi ve hedefleri belirleyip konuştuk.
O günkü hedef geliştirici kitlesi içeride yer alması planlanan, global ölçekte 1000 kişiyi bulması düşünülen teknoloji departmanındaki ve teknoloji departmanına katılmasını isteyebileceğimiz potansiyel insanlardı. Hızlı scale-up etmiş, iletişim dili ingilizce olan, 4 farklı tech-hub’ı olan, global bir teknoloji departmanında;
- Çalışan deneyimini arttırmak,
- İnsanların firmanın mühendislik kültürünü tanımasını ve bu kültürün bir parçası olması istemesini sağlamak,
- İyi mühendislik pratiklerinin benimsenmesini, konuşulmasını ve adaptasyonunu sağlamak,
- Çalışanların potansiyelini gerçekleştirebilmesini sağlayabilecek alanlar tanımlamak,
- Yöneticilere ve diğer departmanlara mühendislik kitlesi ile ilgili insight/içgörüler paylaşmak,
gibi stratejik hedefler bulunuyordu. Bu hedeflere de Technical Writer’dan tutalım, Community Manager’a, hatta Open Source Developer’a uzanan çeşitli bir şapkaların bulunduğu bir takım kurarak ilerlenilebilecek bir yol haritası çıkartarak koşacaktık.